5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi. Sigorta, işçinin çalışma yaşamı boyunca, çalışmasını engelleyecek (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, doğum vb.) öngörülmeyen durumlar için güvence altına alınması anlamına gelmektedir.
Aynı zamanda işçinin çalışarak geçirdiği yıllardan sonra emekli olduğunda asgari yaşamını idame ettirebilmesinin garantisi de yine sigorta primlerinin düzenli olarak ödenmesine bağlıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ise bu konuda, “Her şahsın gerek kendisi, gerek ailesi için, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde, Sosyal Güvenlik Hakkı vardır” demektedir. Türkiye’de sosyal güvenlik hakkı da Anayasamızın 60. maddesinde “Sosyal Güvenlik Hakkı” başlığı adı altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. Sigortalı olmak vazgeçilmez bir haktır. Sigortalı olmak zorunluluktur, işçinin ya da işverenin iradesine bırakılamaz. Buna akitlerle istisna konulamaz ki, bu husus 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda kesin olarak belirtilmiştir. Sigorta hak ve yükümlülükleri sigortalı işçiler için fiilen çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlamaktadır. İşverenler, sigortalı işçilerini, (bazı istisnai durumların dışında) sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile bildirmek zorundadırlar.
Çalışanlar, işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacak, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri, sigortalının işe alındığı tarihten itibaren başlayacak, dolayısıyla sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacak ve vazgeçilemeyecektir.” Sigortalı olmak hem en önemli haklardan biridir, sadece hak değil ayrıca işverenin işçiye karşı sağlaması gereken bir zorunluluktur ve buna işçi ile işveren arasında yapılan sözleşmelerle, toplu iş sözleşmeleriyle veya işyeri uygulamaları ile asla istisna konulamaz. Ki bu husus gerek 1.10.2008’den önce geçerli olan 506 sayılı Kanunda gerekse 1.10.2008’den sonra geçerli olan 5510 sayılı
Kanunda da kesin olarak belirtilmiştir. Her iki Kanunda da; “Sigorta hak ve yükümlülükleri 4-1/a bendi (SSK) kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlar. İşverenler, 4-1/a bendi (SSK) kapsamında sigortalı sayılan kişileri, (istisnalar haricinde) sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Çalıştırılanlar, işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacak, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri, sigortalının işe alındığı tarihten itibaren başlayacak, dolayısıyla sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacak ve vazgeçilemeyecektir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Sigortasız Çalışan İşçi Şikayet veya İtirazını Nereye Yapmalıdır?
Sigortasız çalıştırılanlar için, işyerinde çalıştığı süre içerisinde ilk müracaat etmesi/şikayette bulunması gereken yer Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlükleri veya Merkez Müdürlükleridir. Müracaatlar/şikayetler işçinin çalıştığı işyerinin bağlı olduğu Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüğüne ve yazılı olarak, yani dilekçe ile yapılmalıdır. Sözlü başvurular dikkate alınmaz.
Şikayet Dilekçesinde Neler Bulunmalıdır?
Şikayet dilekçesinde işçinin çalıştığı işyerinin adı/unvanı, adresi, işverenin adı, biliniyorsa işyerinin SGK işyeri sicil (dosya) numarası, söz konusu işyerinde hangi tarihler arası çalışıldığı gibi bilgiler açıkça yazılmalı, dilekçenin sağ altına şikayette bulunanın isim ve imzası, sol altına da şikayette bulunanın T. C. Kimlik Numarası, açık adresi, telefon numarası gibi bilgiler yazılmalı, şikayette bulunduğu işyerindeki çalışmalarına ait belgeler varsa onların fotokopileri de eklenmelidir.
Ne Zaman Şikayette Bulunulmalıdır?
Şikayetlerde öncelikle işyerinde çalışıyorken müracaatta/şikayette bulunmak önemlidir. Çünkü bu durumda SGK Kontrol Memuru şikayet üzerine işyerine gelerek yerel denetim yapar, orada çalışanları tutanağa alır, şikayette bulunan kişi de gerçekten o an işyerinde çalışıyorsa, çalıştığı fiilen tespit edilmiş olur, en azından o gün itibariyle sigortası başlar, eğer o işyerinde tespit yapılan tarihten önce işe girmişse, o tarihten önceki çalışmalarına delil olacak belgeler işçinin elinde mevcutsa ya da şikayet sahibi sigortalının, işyerinde çalışan diğer sigortalıların, işyeri mahallinde bulunanların, çevre işyeri sahiplerinin veya işverenin beyanından şikayet sahibinin önceden beri o işyerinde çalıştığı tespit edilebiliyorsa, geriye dönük olarak şikayet sahibine bir yıla kadar çalıştığı günlere ait sigortası/hizmeti kazandırılır.
Bu haktan sadece şikayette bulunan sigortalı değil, işyerinde yapılan denetim anında sigortasız olarak çalıştığı/çalıştırıldığı tespit edilen bütün sigortalılar yararlanır. En azından o gün itibariyle sigortası başlar, geriye dönük çalışmalarının da olduğu yukarıda belirtilen şekilde tespit edilirse bir yıla kadar onlara da geriye dönük hizmet kazandırılabilir.
Sigortasız Çalışan İşçinin Hakları Nelerdir?
İşçinin sigortasız çalıştırıldığı süreye ilişkin olarak hizmet tespit davası açma hakkı vardır. Hizmet tespit davasını açmak için 5 yıllık bir zamanaşımı süresi vardır. Çoğu işçi sigortasız çalıştırıldığını veya sigorta primlerinin düşük ödendiğini tespit ettiğinde, işveren tarafından işine son verileceği kaygısı nedeniyle yasal yollara başvurmaktan çekinmektedir. Böyle durumlarda işçinin “köyü niyet tazminatı” alma hakkı olduğu unutulmamalıdır.
İşverene uygulanan cezai yaptırım şöyledir:
*Bir işçi 30 gün veya daha uzun süre sigortasız çalıştırıldığını SGK’ya bildirdiği için işinden çıkarılırsa “iş güvencesi kapsamında” işe iade davası açabilmektedir. İşe İade davasını kazanmasına rağmen işçi işyerine geri dönemediyse işverenin, işçiye en az 4, en çok 8 aylık ücreti tutarında “iş güvencesi tazminatı” ödemesi zorunluluğu bulunmaktadır.
”İşçinin çalıştığı işyerinde 30’un altında işçi varsa, SGK’ya şikayeti sebebiyle işten çıkarıldığında işveren “kötü niyetli” sayılmakta ve ihbar tazminatının 3 katı tutarında “kötü niyet tazminatı” ödemektedir.
Hizmet Tespit Davası Hangi Mahkemenin Görev Alanındadır?
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun birinci maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi hükümlerine göre hizmet tespit davalarının incelenmesinde görevli mahkeme İş Mahkemesidir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuku Mahkemesidir. HUMK gereğince İş Mahkemelerinde şifahi yargılama usulü uygulanmakta olup davaların iki ay içinde incelenip karara bağlanması gerekmektedir.
Hizmet Tespit davalarında SGK ile beraber işverenin de hasım gösterilmesi zorunludur. Dava konusu hizmetin geçtiği sürede işyeri el değiştirmişse eski işveren yanında işyerini devralan yeni işverenin de SGK ile birlikte hasım gösterilerek davaya dahil edilmeleri gerekip husumetin üçüne birden aynı anda müteveccih olması gerekir. Aksi halde hizmet tespit edilse dahi Yargıtay’ca hüküm bozulmaktadır.
Ancak hizmet tespit davalarında aynı soyadı taşıyan davalı ve davacıların akraba olup olmadıkları araştırılmakta akrabalar arasındaki hizmet tespit husumetlerine daha titiz yaklaşılmaktadır.
Hizmet Tespit Davasını Kim Açabilir?
Hizmet Tespit davasını kişinin kendisi veya ölmüşse hak sahipleri açabilir. Sigortalının kendisinin açması durumunda hizmet tespitine konu işyerinde hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurabilir. Sigortalı ölmüşse murisin hak sahiplerinin hizmet tespit davasına dair hak düşürücü süresi murisin ölüm tarihinden başlar. Ancak burada çok önemli bir noktaya değinmekte lüzum vardır.
O da murisin hayattayken hizmet tespit davasını açma süresini geçirmemiş, bu hakkını düşürmemiş olması gerekmektedir. Ayrıca sigortalının aynı işyerinde aralıklarla birden fazla çalışmasının bulunması durumunda her çalışma periyodu için zamanaşımı ayrı ayrı işler.
Önceki yıllarda Yargıtay’ın aksi yönde kararlar vermiş olmasına rağmen son zamanlarda verdiği kararlarda “aynı işyerinde yeniden çalışmaya başlanması daha önce çalışılmış dönemler için açılacak hizmet tespit davalarının zamanaşımı sürelerini durdurmaz” görüşü yerleşik hale gelmiştir.
Söz konusu 5 yıllık süre aşağıda zikredilen hallerde hak düşürücü süre nedeniyle, hak zamanaşımına uğramaz.
- Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahkikat raporlarıyla çalışma tespit edilmişse,
- Asgari İşçilik İncelemesi neticesinde işverenden sigortalının primleri işverenden Kurumca icra yoluyla tahsil edilmişse,
- İşveren imzalı ücret tediye bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kestiğini açıkça gösterdiği halde sigorta primini götürüp Kuruma yatırmamışsa,
- Sigortalı durumunda iken memurluğa geçmiş olursa,
- İşe giriş bildirgesi Kuruma süresinde verilmiş; fakat bordrosu ve primi SGK”” ya intikal ettirilmemişse,
- İşçilik hakları tazminatlarına (ihbar, kıdem tazminatı, ücret alacağı vs.) ilişkin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararları varsa Hizmet Tespit Davaları zaman aşımına uğramaz.
Sigortasız Çalışma Nasıl İspat Edilir?
- Hizmet tespit davaları için özel bir ispat yöntemi öngörülmemiştir. Yani bu durum tanıkla, belgeyle, kayıtlarla vb. ispatlanabilir. (21 Hukuk, 2014/3722 E.)
- İşçi ile birlikte çalışan diğer işçilerin tanıklığı (21 Hukuk, 2003/681 E.)
- İşyerine yakın ve komşu diğer işyeri çalışanlarının tanıklığı (21 Hukuk, 2012/10225 E.)
- Müşterilerin tanıklığı
- Varsa, işyeri bildirgelerinde yer alan, işçi adına işe giriş vb. bildirimler
- İşçinin imzasının bulunduğu işyeri belgeleri. Örneğin bir davada işçinin imzasının bulunduğu asansör aylık bakım formları delil kabul edilmiştir. (21 Hukuk, 2013/955 E.)
- Özlük dosyası gibi işyeri dosyalarındaki belgeler
- İşyeri puantaj kayıtları
- İşçinin isminin de yer aldığı ücret bordroları
- İşyerinde teftiş yapılmışsa, müfettiş raporları ve eklerinde işçinin isminin geçiyor olması
- İşçinin işyerinde ya da çalışırken çekilmiş fotoğrafları (21 Hukuk, 2014/1442 E.)
- İşçinin çalıştığını gösterir video kayıtları (10 Hukuk, 2010/6603 E.)
- İşçi ile işveren ya da işyeri arasında yapılan e-posta yazışmaları (10 Hukuk, 2013/1701)
- İşveren adına bankaya yatırılan paralara ait dekontlarda işçinin isminin olması
- İşçinin iş mahkemesinde kıdem tazminatı vb. alacakları için açtığı davayı kazanmış olması, hizmet tespit davasında işçi açısından “kuvvetli” delil oluşturmaktadır.(21 Hukuk, 2015/22431 E.)
Görüleceği üzere, sigortasız çalışmanın ispatı birçok şekilde yapılabilir. Bu yöntemler temelde ikiye ayrılabilir: Tanık ifadeleri ve yazılı/görsel deliller.
Tanık ifadeleri elbette çoğu zaman işe yarar. Ama unutulmaması gereken, yazılı belgelerin her zaman işe yarayacağıdır. Sigortasız çalıştırılan ve ileride dava açmayı planlayan bir işçi, imza attığı ya da kendisinin düzenlediği açıkça belli olan belgeleri mümkünse saklamalı ya da kayıt altına almalıdır.
Günümüzde; hem telefon, e-posta, whatsapp gibi iletişim kanallarının daha yaygın kullanılması hem de fotoğraf ve video kayıtlarının yaygınlaşması nedeniyle, sigortasız çalışmaların ispatlanması kolaylaşmıştır. Yine de, hangi durumda olursanız olun, sigortasız çalışmayı kabul etmemenizi öneririm. Emeklilik yaşı ve prim gün sayısının bu kadar yükseldiği bir çalışma sisteminde, tek bir günlük sigorta bile sizin için önem arz edecektir.