Borçlar hukuku avukatı, borçlar hukuku mevzuatına ilişkin dava ve işlerde müvekkillerinin vekilliği görevini üstlenen uzman avukatlar olarak açıklanabilmektedir. Sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme, haksız fiil ve tazminat ilişkileri, borçlar hukuk avukatı profesyonel desteği gerektiren temel ilişkiler olarak açıklanabilmektedir.
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç, Borçlar Kanunu madde 77’de hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir başkasın mal varlığı veya emeğinden zenginleşen kişi sebepsiz zenginleşmiştir ve geri verme borcu bulunmaktadır. Sebepsiz zenginleşmede birinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana gelirken, diğer bir kişi sebepsiz olarak fakirleşmiştir. Bu durumun geçerli bir sebebi olmaması ise geri verme yükümlülüğünü doğurmaktadır.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borca ilişkin üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise Türk Borçlar Kanunu m. 78/1 hükmüdür. Söz konusu hükme göre borçlanmadığı bir edimi kendi rızasıyla yerine getiren kimse, ancak, kendisini borçlu sandığı için yerine getirdiğini ispatlarsa geri isteme hakkı bulunmaktadır. Yani ödemenin borcun ifası maksadı taşıması ve ortada gerçek bir borç ilişkisi olmaması, kişinin hata / yanılma sonucu ödeme yapmış olması gerekmektedir. Bu durumda da sebepsiz zenginleşme meydana gelecek ve geri verme borcu söz konusu olacaktır.
Sebepsiz Zenginleşmede Geri İade Yükümlülüğü
Sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, ilgili borç ilişkisinde sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli yahut kötü niyetli olmasına göre değişiklik arz etmektedir. Buna göre sebepsiz zenginleşen kişi iyi niyetli ise zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıktığını ispat ettiği kısmı geri vermekle yükümlü değildir. Bu durumda yalnızca geri kalan iade edilecektir. Buradaki iyi niyet, kişinin zenginleşmenin sebepsiz olduğunun bilip bilmemesi veya bilebilecek durumda olup olmaması ile ölçülecektir.
Sebepsiz zenginleşen kişinin kötü niyetli olması halinde ise zenginleşmenin aynen iade edilmesi gerekecektir. Bu durumda geri verme zamanında elinden çıkarmış olsa dahi, zenginleşmenin tamamını iade yükümlülüğü olacaktır.
Sebepsiz zenginleşmede geri iade yükümlülüğüne ilişkin bilinmesi gereken bir diğer nokta ise TBK 81 kapsamında olan ve geri istenemeyen durumlardır. Buna göre hukuka veya ahlaka aykırı bir amacın gerçekleşmesi için bir şeyin verilmiş olması halinde, geri verilmesi mümkün değildir. Örneğin kumar oynamak amacıyla 150 bin TL verilmiş olması halinde, geri iadesinin istenmesi mümkün olmayacaktır. TBK 81 kapsamında bir dava açılmış olması halinde hakim o şeyin devlete mal edilmesine karar verebilmektedir.
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Davalar
Sebepsiz zenginleşmeden doğan davalar, esasında alacak davasıdır. Borçlar hukuku avukatı ile çalıştığınız takdirde dava işlemleriniz avukat tarafından gerçekleştirilecektir. Sebepsiz zenginleşme davasında temel amaç, kişinin haklı bir sebep olmadan malvarlığındaki aktifler azalması ve bu sayede başka bir kişinin zenginleşmesi durumundaki hakkaniyetsizliğin ortadan kaldırılması ve kişiye zenginleşmenin iadesinin yapılmasıdır. Davanın açılabilmesi için bir taraftaki zenginleşme ile diğer taraftaki fakirleşme arasında bağlantı yani neden – sonuç ilişkisi olması gerekmektedir. Davanın zenginleşmenin oluşmasından itibaren iki yıl ve herhalde on yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır.
Haksız Fiilden Doğan Davalar Nelerdir?
Haksız fiilden doğan davalar, bir tarafın hukuka aykırı ve haksız bir davranışı sonucu başka bir tarafın zarara uğraması nedeniyle bu zararın tazminine ilişkin davalar olarak açıklanabilmektedir. Haksız fiilden doğan davalar genel olarak şu şekilde örneklendirilebilmektedir:
- Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
- İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
- Adam yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
- Adam öldürme nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
- Haksız icra takibi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
- Araç değer kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası
Sözleşmeler Hukuku Nedir?
Sözleşmeler hukuku, taraflar arasındaki sözleşmelerden doğan anlaşmazlıklara yönelik oluşturulan ve borçlar hukukunun alt dalı olan bir hukuk dalıdır. Birden fazla tarafın kendi aralarında hukuki sonuç doğurmaya yönelik olarak yapmış oldukları karşılıklı irade açıklamalarından oluşan işlem, sözleşme olarak açıklanmaktadır. Özellikle sözleşmenin ekonomik değeri olan bir borç doğurması durumunda, doğrudan borçlar hukuku kapsamına girecektir. Sözleşme hukukuna hakim olan temel ilkeler şu şekilde sıralanabilmektedir:
- Tarafların aralarındaki hukuki ilişkiyi kendi istekleri doğrultusunda düzenleme hakkı sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur. Bu ilkeye bağlanan bir diğer sonuç ise tarafların sözleşme tipi konusunda özgür olma ilkesidir. Buna göre taraflar kanunda düzenlenmiş bir tipte sözleşme yapabileceği gibi tamamen yeni bir sözleşme oluşturma hakkına da sahiptir.
- Sözleşmeler hukukunun bir diğer temel ilkesi, sözleşme yapmama ilkesidir. Buna göre kişiler diledikleri sözleşmeyi yapmakta serbest oldukları gibi diledikleri sözleşmeyi yapmamakta da serbesttir.
- Sözleşmeler hukukunda sözleşmenin kurulması için her iki tarafında bu doğrultuda irade beyanı bulunması gerekmektedir. Bu doğrultuda taraflardan birinin kandırılma, yanılma, hata veya korku gibi bir zorlayıcı neden sonucu sözleşme yaptığı durumlarda sözleşme geçersiz sayılmaktadır.
- Sözleşmeye son verme özgürlüğü de, sözleşmeler hukukunun temel ilkeleri arasında yer almaktadır. Sözleşmenin tarafları diledikleri zaman sözleşmeyi tamamını veya bir bölümünü ortadan kaldırma hakkına sahiptir.
Sözleşmeler hukukunun temelinde sözleşme özgürlüğü yer alsa da, bu özgürlüğün bazı durumlarda kısıtlanabildiğini söylemek gerekmektedir. Bu konuda kısıtlama kanundan kaynaklanmaktadır. Türk Borçlar Kanunu madde 27 gereğince, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüz kabul edilmektedir.
Sözleşmeden Doğan Davalar Nelerdir?
Sözleşmeden doğan davalar kapsamında sıralanabilecek uyuşmazlıklar oldukça fazladır. Bu konuda genel bir bilgilendirme yapmak gerekirse, sözleşmeden doğan tüm tazminat, menfi tespit ve istirdat davaları ile sözleşmenin uyarlanması ve hükümsüzlüğünün tespiti davaları sözleşmeler hukuku kapsamında değerlendirilebilmektedir. Bazı sözleşme hukuku davaları şu şekilde sıralanabilmektedir:
- Danışmanlık sözleşmesinden kaynaklı tazminat davası
- Miras sözleşmesinden kaynaklı tazminat davası
- İş sözleşmesi ile çalışan işçilik alacağı davası
- Kira sözleşmesinden doğan kira alacağı davası
- Kira sözleşmesinden doğan tahliye davası
- Maddi – manevi tazminat davası
Borçlar Hukuku Avukatı Vekalet Ücreti Ne Kadar?
Borçlar hukuku avukatı vekalet ücreti belirlemesi yapılırken özgür irade esas alınmaktadır. Bu doğrultuda vekalet ücreti belirlemesinin vekil-müvekkil ilişkisi içerisinde belirleneceğini söylemek mümkündür.
Bunun yanında avukatın Avukatlık Kanunu gereğince ücretsiz dava ve iş yapması yasaktır. Avukatlık vekalet ücreti kapsamında bilgi verilmesi gereken bir diğer husus ise Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren avukatlık asgari ücret tarifesidir. Avukatların her yıl yayımlanan avukatlık asgari ücret tarifesinin altında vekalet ücreti alması yasaktır. Bu tarifenin altında yapılan ücret belirlemelerinin tespiti durumunda sözleşmenin ücrete ilişkin kısmı iptal edilmekte ve avukatlık asgari ücret tarifesi geçerli kabul edilmektedir.
Borçlar Hukuku Avukatı Arıyorum
Borçlar hukuku avukatı aramak konusunda oldukça titiz davranmanız önemlidir. Telafileri zor hak kayıpları yaşamamak için gerek sözleşme gerekse tazminat konularında uzmanlaşan ve tecrübesini pratikle harmanlamayı bilen bir avukattan destek almanız tavsiye edilmektedir. Tekcan Hukuk Bürosu olarak bizler, deneyimli kadromuz ile borçlar hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklarda sizleri en iyi şekilde temsil etmekteyiz. Avukat Melda Merve Tekcan ve deneyimli borçlar hukuku avukatı davalara aktif katılım sağlayabilir ve hukuki uyuşmazlıklarınızı çözüme kavuşturabilirsiniz.