Milletlerarası özel hukuk alanında, boşanma konusunda değişik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Boşanmaya uygulanacak hukuk, boşanma kararlarının tanınması, boşanma konusunda mahkemelerin Milletlerarası yetkisi gibi. Bu konularda kabul edilen çözümler ve getirilen kurallar ülkeden ülkeye değişebilmektedir.
İlgili Alan: Boşanma Avukatı
Türk hukukunda boşanma davalarında mahkemelerin Milletlerarası yetkisi ve yabancı boşanma kararlarının tanınması ve tenfizi ileride ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Burada, sadece, Türk hukukunda boşanmaya uygulanacak hukuk konusunda bazı açıklamalar yapmakla yetinmek uygun olacaktır.
İlgili Konu: Yurtdışında Boşanmanın Türkiye’de Tanınması
Türk hukukunda boşanmaya (sebeplerine ve hükümlerine) Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkında Kanun(MÖHUK)’un 13 . maddesine göre tarafların müşterek milli hukuku uygulanır. Yabancı müşterek Millî hukukun boşanma hükümleri uygulanırken, bu hükümlerin Türk boşanma hukukunun hükümleri ile birlikte uygulanması mümkün değildir. Taraflar arasındaki evliliği sona erdiren boşanma sebeplerinin, uygulanacak yabancı müşterek millî hukukta yer alması gerekli ve yeterli kabul edilmektedir.
Tarafların aynı vatandaşlıkta olmaları halinde, müşterek ikametgâhları hukuku uygulanır. Bunun da bulunmaması halinde müşterek mutad meskenleri hukuku uygulanır. Bu da bulunmuyorsa Türk hukuku boşanma ve ayrılık sebepleri ile bunların hükümlerine uygulanır (MÖHUK. m. 13/11).
Boşanmaya uygulanacak hukuk, esasa ilişkin tüm sorunları idare eder. MÖHUK. .13/1 göre, boşanma ve ayrılık davaları açabilme süreleri, iştirak ve yoksulluk nafakalan, boşanmaya uygulanan hukuka tâbidir.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Etkileri
İç hukuk bakımından hükmün iki sonucu muhakkaktır. Yani, bir devletin kanunu, o devlet mahkemeleri tarafından verilmiş ve kesinleşmiş hükümlerin bu iki sonucunu kabul eder. Buna karşılık, hükmün, bu iki sonucunu verildiği ülke dışında da göstermesi hususu tartışmalıdır ve bu konu Milletlerarası özel hukukun önemli sorunlarından birini oluşturur.
Mahkeme kararlarının verildikleri ülke dışında etki göstermesi, mutlak bir ilkenin ifadesi olarak görülmemektedir. Egemen devletleri, ülkeleri dışında verilen mahkeme kararlarını tanımaya zorlayan bir kural olmamakla beraber, her devlet, bu konuyu iç hukuk alanında yer alan kurallarla düzenleme yoluna gitmiştir.
Milletlerarası ilişkilerin giderek yoğunluk kazanması bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Mahkeme kararlarının Millletlerarası etkililiğe, bir ölçüde olsa dahi, sahip olmaları, Milletlerarası hayatın ve Milletlerarası işbirliğinin gereği olarak kendini göstermektedir. Yabancı mahkeme kararlarının, verildiği devlet ülkesi dışında bazı sonuçlar doğurması, tanıma ve tenfiz yoluyla sağlanmaktadır.
Tanıma, yabancı bir ilâmın bir devlet ülkesinde kesin hüküm kuvvetine sahip bulunmasını kabul etmektir. Tenfiz ise, bir hükmün zorla icra kabiliyetini verildiği devlet ülkesinden başka bir devlet ülkesinde de göstermesidir. Tanıma söz konusu olduğu zaman, yabancı mahkeme kararlarının etki gösterebilmesi için, kamu kudretinin harekete geçmesine ve icra işlemlerine gerek yoktur. Tanıma kararının verilmesi ile, yabancı ilam etkisini verildiği ülke dışında gösterir. Tenfizden beklenen amacın gerçekleşmesi ise, tenfize konu olacak yabancı ilâmların icrası ile sağlanmaktadır. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi arasındaki bu fark nedeniyle, bunlar faklı işlemlere tâbi tutulabilmektedir.
Türk Hukukunda Tanıma ve Tenfiz
22 Kasım 1982 tarihinde yürürlüğe giren MÖHUK’da, hem tanıma, hem de tenfiz düzenlenmiştir. Tenfize ilişkin hükümler, bu kanunun 34-41’ inci maddelerinde, tanımaya ilişkin hüküm ise, 42’nci maddesinde yer almaktadır. Yeni düzenlemede tenfiz günün ihtiyaçları da göz önüne alınarak eski düzenlemeye nazaran kolaylaştırılmıştır. MÖHUK‘un 38’inci maddesine göre, tenfiz şartlan şunlardır:
“a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, “b) İlâmın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması, “c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması “d) yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usûlüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesinde itiraz etmemiş olması, “e) Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilâmda Türk kanunlar ihtilâfı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan dâvâlının tenfize bu yönden itiraz etmemiş olması.” Bu şartların mevcut olması halinde tenfiz karan verilecektir. Ancak bu şartların yanında tenfize konu olan hükmün MÖHUK. m.34’de öngörülmüş bulunan “ön şartlan” da taşıması gerekir. Bu şartlar; – İlâmın yabancı mahkemeden verilen hukuk dâvalanna ilişkin olması, – ilâmın, verildiği ülke kanunlarına göre kesin hüküm kuvvetini kazanmış olmasıdır. MÖHUK’un 42’nci maddesinde tanımaya yer verilmiştir. Tanıma için, yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespit edilmesi gerekir. Adı geçen maddeye göre, 38’inci maddenin (a) bendinde yer alan karşılıklı işlem şartı ve (d) bendinde yer alan savunma haklarına uyulmuş olması şartı, tanımada aranmayacaktır.
Yabancı Boşanma Kararlarının Tanınması ve Tenfiz Edilmesi Konusunun Önemi
Yabancı boşanma kararlarının tanınması ve tenfizi, bugün ülkemizin içinde bulunduğu şartlar açısından bakıldığında özel bir önem taşımaktadır. Milletlerarası ilişkilerin giderek yoğunlaşması ve Türkiye dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısının büyük bir artış göstermesi karşısında yabancı boşanma kararlarının tanınması konusu, hukukî güveni ve adaleti tesis açısından dikkatleri çekmektedir. Bu mahkeme kararlarının verildiği ülke dışında etki göstermemesi topal evliliklere yol açar; ayrıca nesep ve miras bakımından adil olmayan sonuçlar doğurur.
Özellikle, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, bulundukları ülkede boşanma davası açmakta ve boşanma kararı almaktadırlar. Bu durum, Türk hukukunu etkilemekte, yabancı boşanma kararlan bazı haksız sonuçların ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Bu durumların çoğunda eşlerden biri Türkiye’de bulunduğundan, yurt dışında açılan boşanma davasından bu eşin haberi olmamakta, ya da böyle bir davada yeterli savunma imkanı bulunmamaktadır. İşte, bu noktada sorunun çözümü güçlükler ortaya çıkarmakta ve iki menfaat karşı karşıya gelmektedir.
Bu menfaatler arasında bir denge sağlanması gerekir. Menfaatlerin karşı karşıya gelmesi olayı özellikle yabancı mahkeme kararının tenfizi söz konusu olduğunda belirginleşmektedir. Zira, karşı karşıya gelen menfaatlerden ilki, devlet egemenliği ve millî menfaatlerin korunmasıdır; diğeri de, milletlerarası hayatın gereklerine ve kişilerin kazanılmış haklarına saygı gösterilmesidir. Yabancı mahkeme kararının tanınmasında ise, kararın icrası değil, hukukîivarlığının kabul edilmesi söz konusudur.
Boşanma İle İlgili İlginizi Çekebilecek Makaleler: